Aylık arşivler: Mayıs 2012

Ortaya Karışık^^

Bi süredir yoktum. Neden derseniz anlatmak o kadar uzun sürer ki hem siz sıkılırsınız hem ben. Ama bu kısa zamanda öğrendiğim birkaç şeyden bahsedebilirim kısaca. Mesela sırtınızda bi yük varsa onu taşımak için ısrar etmeyim diyebilirim artık. Atın gitsin, bu dünyada hiçbirimiz hiçbir şeye mahkum değiliz. Kangrenli parmakla yaşamak o kadar zor ki onu kesip atmak inanın insana koymuyor, sonuç parmaksız yaşamak olsa bile..

Artık ağlamıyorum. İnternetime kavuşur kavuşmaz yaptığım ilk şey kuzumu dinlemek oldu. Hem de en en sevdiğim şarkılarını en yalın sesiyle söylediği bu videoyu izledim. Siz de dinleyin, bu seste huzur var..

Bu süreçte birkaç Türk dizisine sardım bu arada. İlki Suskunlar‘dı. İlk bölümlerini çok severek izledim ama bu aralar biraz fazla karmaşık bi hale geldi diye düşünüyorum, yine de iyi gidiyor. Türk dizilerinin geldiği o sakız kıvamına gelmesine daha çok var sonuçta, en az 2 sezon 🙂

Asıl favorim gecenin bi yarısı rastladığım Uçurum adlı dizi. Çok geç bi saatte veriliyor konusu gereği ve bu yüzden çok da bilinmiyor. Şu ana kadar izlediğim en heyecanlı dizilerden biri, üstelik yapay değil ve ajitasyondan da uzak duruyor..

Dizi kısaca Rusya, Moldova gibi ülkelerden kandırılarak getirilen kızların nasıl fuhuş çetelerinin ağına düştüklerini anlatıyor. Eva Moldova’da kardeşiyle birlikte yaşayan yeni mezun bir doktor. Oradaki fakirlik yüzünden kardeşi Felicia ile birlikte Türkiye’ye geliyorlar ama burada onları çok kötü bir sürpriz bekliyor: Kadın tacirleri.. Eva zar zor bu adamlardan yakasını kurtarıyor ama kardeşi Felicia onların elinde kalıyor. Dizinin kalanında Eva’nın taksici Adem (Mehmet Ali Nuroğlu), Kuyudibi berberi Tak Tak Arif ve kendini olayların içinde bulan Pınar ile birlikte kardeşini kurtarma çabası ekrana geliyor. Tabii çete lideri Yaman, kadınların bir nevi maması Nur, Yaman’ın otizmli kardeşi Kutlu ve onlarca hayat kadınının yaşadıkları da dizinin içinde yer alıyor..

Oyy amma anlattım ha 🙂 Yani vaktiniz varsa açın izleyin, ben bölümlerin çoğunu netten izledim, çok sürükleyici 🙂 Son olarak şunu da söyleyebilirim, gerçekten dünyanın dibiyle uçurumun dibi arasında tek bir adım var..

3 Idiots çok uzun zamandır izlemek istediğim bi filmdi. İzledim ve bayıldım!! Bi filmin nasıl hem şahane bi konusu olur, hem güldürür, güldürürken bi de düşündürür hatta ağlatır görmüş oldum, izlemeyenler hiç kaçırmasın derim 🙂

Filmin benim için en can alıcı kısmı yıllardır arkadaşlarla konuştuğumuz şeyleri bi de Ranço’nun ağzından duymak ve ne kadar doğru olduğunu bilmekti aslında.. Eğitim sistemi o kadar yanlış ve saçma bi düzen üzerine kurulu ki insan izlerken bile üzülüyor. Yüksek öğrenim demek bi iki kuram okumak, kuramcı adı ezberlemek, sırf geçmek için bi iki aptal proje yazmak mı demek? Seçtiğimiz meslek adına ne yapıyoruz, hiç!! Mezun olduğumuzda bi bakıyoruz sudan çıkmış balık gibiyiz, hiçbir tecrübemiz yok. İşe girsek meslek adına hiçbir şey bilmiyoruz, ayrıca meslekten de soğumuşuz çünkü yıllardır işimiz adına hiçbir şey yapmamışız.. Yazık.. Her sınavdan istisnasız AA alan bi arkadaşıma bunu nasıl başardığını sormuştum. O da samimi bir şekilde dedi ki: “Hoca ne sormuş olursa olsun araya birkaç kuramsal terim, kuramcı adı sıkıştırıyorum, konuyu çok iyi bildiğim izlenimini veriyorum. Hiç okumam oysa!” Alın sistemin durumu!

Filme gelirsek Ranço’ya bayıldım tek kelimeyle! Ranço’nun Raju’nun babasını motosikletle hastaneye götürdüğü sahne mükemmeldi. Adam zaten bi deri bi kemik kalmış bayrak gibi sallanıyordu motosikletin tepesinde 🙂 Bi de Farhan’ı komadan uyandırmaya çalıştıkları sahneler çok iyiydi ya, Farhan arada kaynıyordu az daha.. Çok güldüm 🙂

Şimdilik aklıma gelen bunlar.. Herkese mutlu günler diliyorum. Mutluluk elde etmesi en zor şeylerden biri çünkü..